
Mutlu evlikleri mutsuz evliliklerden ayıran en önemli fark; ben, sen ve biz kavramlarının evliliklerinde oturmuş olduğu söylenebilir. Evliliği yan yana iki daireye benzetirsek daireler birbirini kesecek yani kesişim noktası olması gereklidir. Terapistlerin bu kesişim noktasına verdikleri isim “biz” bölümüdür. Diğer iki bölüm ben ve sen bölümüdür. Ben ve sen ne kadar büyürse biz bilinci de evlilikte o kadar büyümektedir. Ancak hiç kesişim olmayan sadece “ben” ve “sen” diyen evliliklerde biz bilinci oluşmamış bir evlilik diyebiliriz. Bu da ünlü evlilik terapisti Virginia Satir’ın deyişiyle; aynı evde “iki otelci” şeklinde yaşamaları deyişiyle uyan bir evlilik biçimi diyebiliriz. Bu evlilikler aynı evde fakat bizi oluşturamamış evliliklerdir. Beraber etkinlikler yapmazlar ortak arkadaşlarıyla etkinliklere katılmazlar. Çiftler, çift olan kişilerle sosyalleşmeli yani beraber etkinliklere katılmalıdırlar. Bu şekilde evlilikteki biz bilinci büyüyecektir. Diğer yandan eşler birbirlerine ayrı ve özgür zamanlar yaratmalı bu ise çiftin ayrı kimliğinin olduğunun önemli aşamasıdır. Bazı çiftler bu ayrı ayrı etkinlik yapmaya dayanamazlar ve ayrı olarak bir şeyler yaptıklarında “bensiz bunları nasıl yaparsın, sen beni sevmiyor musun?” diyerek bireysel yaptığı etkinliği diğer eş eşinin burnundan getirebiliyor. Bunun yerine eşinin bireysel dünyasına saygı gösterip kendisinin de bir şeyler yapması, eşinin onu özlemesine fırsat tanıyabilir. Bireysel olan etkinlikler diğer eşin onayından geçmesi, gizli olmaması önemli husustur. Buradan da anlaşılacağı üzere evlilik ben ve seni yok etmeden bizi oluşturmak ve korumaktır diyebiliriz.
Diğer önemli bir konuda kadın ve erkeklerin temel psikolojik ihtiyaçlarının karşılanıp aşk oyunlarının hayata geçirilme aşamasıdır.
Kadınların temel ihtiyaçları dinlenmek, anlaşılmak, diğer kadınlardan farklı ve özel olduğunun hissettirilmesi(maalesef bir çok erkek işyerindeki bayan arkadaşlarına verdiği nezaketin yarısını eşinden esirgiyor), romantizm, cinsel ilişki haricinse erkeğin eşine sarılmasıdır.
Erkeklerin temel ihtiyaçları ise güçlü olduğunun ve başarılı olduğunun onaylayıcı ve övgü dolu cümlelerle hissettirilmesi( sanıldığının aksine erkeklerin kadınlardan daha fazla iltifata ihtiyaç duyarlar), erotizm, hizmet eylemleri, ihtiyaç duyulduğunun hissettirilmesi ve eşinin güler yüzüdür.
Sonuç olarak sevmek sözde değil davranışta olmalıdır.