0539 616 33 69

İlişkilerde Kadın – Erkek Yakınmaları

Kasım 09, 2015 − Yazar:Psk. Erkan EZERCE −  Evlilik Terapisi − Yorum Yok Etiketler: , , , , , , , , , , , , , , , ,

İlişkilerde erkeklerin en çok yakındıkları konu, eşlerinin kendilerini değiştirmeye çalıştığı algısıdır. Kadınlarda ise eşlerinin kendilerini dinlemediği düşüncesidir.  İşin aslı ise kadın ve erkeklerin doğalarının ve ilişkilere, olaylara verdikleri tepkilerinin birbirinde farklı olmasıdır. Bu farklılıklar görülmez ya da fark edilmez ise “Eşimle biz, ayrı dünyaların insanlarıyız ve ayrılmalıyız.” ile sonuçlanıyor ya da Teoman’ın şarkısında söylediği gibi “İki yabancı birlikte ama yalnız…” yolunu tercih ediyorlar. Kadınlar, erkeklerin olaylar karşısında verecekleri tepkileri önceden bilirlerse kendisine yapılmış davranışları hakaret olarak görmezler. Dolayısıyla da ilişkileri yıpranmamış olur.  Kadınlar, yaşadıkları sorunlar karşısında dinlenmek ve sorunu paylaşmak üzere programlanmışlardır. Onları ilk hedefi konuşmaktır, paylaşımda bulunmak ve en önemlisi dinlenmek vardır. Hatta kadınlar konuşurken düşünen varlıklardır. Erkekler ise bir sorunla karşılaştıklarında sorunları kendileri çözmek isterler. Kadınların ise derdi sadece dinlenmektir.  Fakat kadınlar, dinlenilmediğini ve anlaşılmadığını hissettikçe konuştukları konuyla ilgili eski konuşmaları konuşmaya başlarlar ve birden fazla konu gündeme geldiğinde erkekler kendilerini başarısız hissederler. Çünkü erkekler, ilk konuşulan konuda hemen akıl verme yolunu tercih ettikleri için ve kadınlar da buna bağlı olarak anlaşılmadığını hissederler. Dolayısıyla eski konular gündeme gelir. Kısacası erkekler sorunları çözmek için programlanmışlardır. Çözüm yolu önerdikçe kadın daha fazla konuşup konu açmaya başlar; fakat bunun sonucunda kadına bir çözüm yolu bulamamanın verdiği başarısızlık duygusu arka arkaya gelen konuşmalar onu bunaltır. Tabi ki erkeklerin doğasında karşılaştıkları bir soruna hemen çözüm bulmak vardır ancak kadınların arka arkaya sorunlarına çözüm bulamayınca kendilerini yetersiz ve başarısız hissederler. Erkekler için başarısızlık ve sorunun çözümsüz kalması kabul edilemezdir. Ayrıca kadının sürekli konuşma isteğini erkek şikayet olarak algılar. Dolayısıyla da eşini mutlu edemediğinde tatminsizlik  ve başarısızlık duygusunu pekiştirir. Bu başarısızlık, daha sonra da tekrar edeceğinden eşlerini dinlememeye başlarlar ve araya mesafe koyarlar. Bu mesafe de erkeği  mutluluğu dışarıda aramaya itmektedir.

Kadınların ise derdi; erkeklere sorunu anlatırken çözüm bulmaları değil sadece paylaşımda bulunmaktır. Duygu paylaşımıdır. Kadınlar günlük hayatta da bir sorun yaşadıklarında da aynı tepkiyi verirler. Bir sorun olduğunda hemen arkadaşını ararlar buluşup sohbet etmek  ya da telefonla konuşmak isterler. Aslında kadınların derdi konuşmayı  istemek ve paylaşımda bulunmaktır. Erkekler ise bir sorunla karşılaştığında  sorunu kendi kendilerine çözmek  isterler. Arkadaşlarını aramazlar arasalar da o konuyu paylaşmak için değil arka planda düşünüp kafalarını dağıtmak vardır. Erkekler için “Ben sorunumu çözerim. Neden yardıma ihtiyacım olsun ki?” düşüncesi hâkimdir. Evde olduklarında da saatlerce kumanda ile kanallar arasında gezinme, saçma sapan spor programlarını izlemek söz konusudur. Aslında erkekler  arka planda sorunlarına çözüm yolu bulmaya çalışmaktadırlar. Böyle bir süreçte yalnız kalmak isteği de gündeme gelebilir.Böyle bir durumda kadının yakın olma isteğini erkek anlayamaz, hatta tehdit edici olarak algılar. Kadının derdi ise eşine yardımcı olmaktır. Onu dinlemek vardır. Hatta kadınlar öneride bulunduğunda, erkek kendi sorunlarını çözme konusunda yetersizlik hisseder ve kavga başlar aslında bunun altında başarısızlık duygusu vardır. Çünkü erkek bizim kültürümüzde “muhteşem, süper, aslan oğlum” diye büyütülmüştür. O sebeple erkeğin yardım istemesini beklemek büyük yanılgı olur.

Erkekler ihtiyaç duyulmak isterler, kadınlar ise sevildiklerini hissettirilmek…  Evlenmeden önce aslında kadınlar erkeklere ihtiyaç duyulduklarını  hissettirirler; erkeklerin ne kadar başarılı olduklarını onsuz olamayacaklarını, onunla birlikte yeni başlangıç yaptıklarını dile getirirler veya bakışlarla  bunu hissettirirler. Bu erkekleri  kadınlara daha fazla yakınlaştırıyor ve onların sevildiklerini hissetme ihtiyacı için ellerinden gelenin fazlasını yapıyorlar. Çünkü erkekler için en iyisi olmak çok önemlidir. Eve geldiğinde ise eğer ki mutsuz bir yüz ifadesi ile karşılaştıklarında ise erkekler kendilerini başarısız  hissediyor. Bir de buna suçlama da dâhil olursa ilişkideki kopmalar hızlanıyor. Aslında yapılması gereken erkeklere ne yapacağını somut olarak söylemektir. Nasıl sevildiğini hissedeceği somut olarak söylenmediğinde erkekler bunu anlamıyor. Burada kadınların daha zeki olduğunu belirtmiyoruz, karmaşık uyaranlara verdikleri tepkilerden bahsediyoruz.  Erkeklerin doğasında  bu var. Tabi bu yazıyı okuyan bayanlar, “Ben ona ne yapacağımı söylersem, ne kıymeti var.” gibi düşünebilirler. Ancak bu tamamen yanlıştır. Çünkü erkeklerin kadınların zihnini okumak gibi yetenekleri yoktur. Ayrıca  kadınlar erkelerin daha karmaşık modelleridir ve bir de ruh halleri değişkendir. Zaman zaman kendileri bile ne istediklerinden emin olamazken bunu erkeklerin fark etmesini ve yapmasını beklemek mutsuz bir evliliğe konulacak bir tuğladan başka bir şey değildir.

Sonuç olarak, yukarıda ifade ettiklerimizin hepsi erkeklerin ve kadınların doğalarına yönelik genellemelerdir. İstisnalar olabilir.  Kadınlar bir sorunla karşılaştıklarında, erkeklere sorundan bahsetmeden önce “Sadece beni dinlemeni istiyorum. Kesinlikle soruna çözüm bulmana gerek yok.” şeklinde bir açıklama erkeğin kendisini dinlemek için hazırlamasına ve böylece gelebilecek sorunlara çözüm bulmayınca kendisini başarısız hissetmemesine  neden  olur. Kadınların ise yapacakları, erkeklerin bir sorunla karşılaştıklarında onlara sorunu çözmek  için ona zaman vermek ve onu övmek olmalıdır. Eğer kadınsanız,  eşinize öneri getirmekten uzak durup eşinize takdir söylemlerini çoğaltın ve onun sorununu çözmek için ona fırsat tanıyın. Eğer erkekseniz,  kadınları sadece dinleyin. Tabi bu dinleme, dokunarak, yani ellerini tutarak ve kalpten kalbe olmalıdır. İlişkisinde sorun yaşamak istemeyen bir erkekseniz; eve geldiğiniz ilk anda, yarım saat, dikkati dağıtacak başka unsurları ortadan kaldırarak, örneğin televizyon gibi eşinizin gözlerinin içine bakarak duygu ağını kurarsanız eşinizin nasıl değiştiğine şaşıracaksınız. Ancak gönül ve ten teması şart…

Kaynak: John Gray, Erkekler Mars’tan Kadınlar Venüs’ten





Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Psk. Erkan EZERCE

Psk. Erkan EZERCE
http://www.zonguldakterapi.com/psk-erkan-ezerce/
%d blogcu bunu beğendi: